Isparta Gelendost Keçili Köyü

Isparta Keçili Köyü - Tanitim

   
  Isparta Keçili Köyü
  Tanitim
 
Isparta Gelendost Keçili Köyü web Sitesi

TARİHİMİZ

AKRABLARIMIZ

YER İSİMLERİ 

OYUNLARIMIZ 

(Yukarıdaki Başlıklara tıklayarak
Detayları görebilirsiniz)


TARİHİMİZ

1- 17 Eylül 1176'da yapılan bir kısmı da Gelendost ovasında geçen  Miryokefalon

Savaşından sonra  Büyük Selçuklu Hükümdarı Alpaslan'ın Malazgirt'ten Anadolu'ya girmesi ile Orta Asya'da bulunan her aşiretlerin Anadolu'ya yerleşmesi  sürecinde Orta Asya'da bulunan Kara çakal Aşiretinde Anadolu ya göç etti ve  Myrikafolen Savaşından  dan sonra bir kısmı  Isparta  , bir kısmı Aydın , Bir kısmı Antalya  bir kısmı Adana , bir kısmı  da Karaman civarına yerleştiği bilgisine ulaşılmıştır.
2- Isparta civarına yerleşenlerin de  Eğirdir Gölü civarında Yalvaç'a bağlı Tırtar , Gelendost'a bağlı Akdağ , Kemer  , Keçili , Eğridir'e bağlı Sorguncak , Avutlu köylerinin bulunduğu yerlerde kışın kışlık  yaşarken yazın da Akşehir Dağlarında ve Anamas Dağlarında ve Keçili Köyünün bu günkü olduğu yerde yazlık olarak göçebe olarak yaşadıkları , Ancak Tırtar , Akdağ Avutlu ve Sorguncak  civarında yaşayanların 1800 lü yıllarda yerleşik düzene geçmişlerdir.
3-  Rumi takvimle 1326  (1910) yılında şu anda Keçili Köyünde yaşayan insanlar Şarkikaraağaç İlçesi, Avşar Nahiyesine bağlı Keçili Köyü adı ile kurulan  şu anda bulunduğu köye  yerleşik düzene geçmeye başlamışlardır. Daha sonra Gelendost İlçesinin kurulması ile 1954 yılında Gelendost' bağlanmıştır. (Nihayet Köye ilk ev 1910 yılında ilk defa  Öpenoğlu Mustafa TAŞALTIN'ın  babası  Hafız Yüzbaşı  Hasan TAŞALTIN   yaptırılmıştır. İlk yerleşen kişi de bu kişidir. Daha sonra  da Ahmet TAŞALTIN (Ahmet Ağa - Fatış  ev yaptırmış ve diğer sülaleler teker teker yerleşmeye başlamışlardır.)

4-Gelendost  Kemer Köyü ve bu köyde  yaşayanlar 1940 yıllara kadar Keçili Köyü nüfusuna kayıtlı idi . Bu köy Keçili'nin bir mahallesi olarak görülürken 1960 lı yılardan sonra resmen Gelendost Yeniceköy'e  mezra olarak bağlanmıştır. Halihazır Yenice Köyüne bağlı bir mezra olarak idari yapısını devam ettirmektedir.

5- Keçili halkının çoğunluğunun Çakal aşiretinden olduğu ve bunun yanında Kötekli ,  Saçıkara , Honamlı,  Sarıkeçili  yörüklerinden  kız alıp verme sonucu kurulan akrabalık  bağından dolayı köye diğer aşiretlerden de yerleşen vardır.

(Örnek olarak Çelik soyadını taşıyan  Banayır Osman  lakaplı Osman ÇELİK ve kardeşleri ( Mahmut Hocanın Hanımı Haice ÖZYÜREK , Ahmet ÖZYÜREK'İN Hanımı Eşe ÖZYÜREK , Dörtlü Osman BOLAT'ın annesi Petek BOLAT , Akdağ'da Efe DURMUŞ'un annesi Helime YILMAZ , )  Saçıkara Yörüklerindendir Osman ÇELİK  Karaçakal Yörüklerinden olan  Ahmet kızı  Emine ile evlenmiş ve bu günkü Çelik ailesi bu Evilikten meydana gelmiştir. Emine nin kardeşleri ( Akdağ da  Bayram ŞAHİN 'ın babası Üsük ŞAHİN , Isparta'da Pala Hasan'ın hanımı Selver'in babası Hacı ŞAHİN  ' dir)

Ayrıca  Sütcü lakaplı Mehmet YILDIRIM ,  Karadağ Soyadının taşıyan , Göktaş  soayadını taşıyan hemşerilerimizin Karaçakal Yörüklerinden olup olmadığı tespit edilememiştir.

Yine KARAKALE soyadını taşıyan ve bu gün Akdağ ve Kemer'de çoğunluğu bulunan bu Sülalenin de Sarıkeçili Yörüklerinden olduğu tespit edilmiştir.

Bu gün hala köyle alakasına kesmeyen;Köyün Temel Sülalerini şöyle sıralayabiliriz. Bu köylü olan herkes mutlaka bu aşağıda sayılan bir sülale ile bir bağı vardır

1-Kizirler  (Soyadı Öztürk olanlar)
2-Sağırlar  (Soyadı Öztürk olanlar)
3-Assıyalar (Soyadı BOLAT olanlar Bu sülaleye Ahmet TAŞALTIN evlatları akrabadır)
4-Banayırlar (Soyadı ÇELİK olanlar Bu Sülaleye akraba soyadlar POLAT olanlar, Akdağ da ŞAHİN  ve ÇAY soyadını  olanlar )
5-Sütcüler (Soyadı YILDIRIM olanlar)
6-Ülükler (Soydı PEKTAŞ olanlar)
7-Mırılar ( Soyadı ÇETİNKAYA olanlar)
8-Fatışlar (Soyadı TAŞALTIN olanlar)
9-Kırdeliler (Soyadı KARAKALE olanlar ve Bu sülaleye akraba soyadlar ise KUNTBİLEK , BALBAN )
10-Kırçanazlılar ( Soyadı YILMAZ , AYDOĞMUŞ  olanlar ve akraba soyadlar ALTINAY)
11-Dağlılar (Soyadı KARADAĞ olanlar)
12-Bıçkılar ( Soyadı ÖZYÜREK olanlar bu sülaleye akraba olan soyad GÖKTAŞ )
Bilgilerin alındığı kişiler :  Keçili Köyünden Hasan ÖZTÜRK ( Vefat etti.), Hasibe ÖZTÜRK (vefat etti.) , Halil - Ayşe KUNTBİLEK ( Vefat etti.) ,  Mehmet Ali ÇELİK  (Vefat etti ) , Mustafa ÇELİK (vefat etti) , Ramazan BALBAN , Keziban POLAT , Süleyman ÖZTÜRK, Kemerden Mevlüt ERDAL (vefat etti) , Hasan Hüseyin KARAKALE (Vefat etti). Bu  kişiler bu bilgileri babalarından , dedelerinden duyduklarını ifade etmişlerdir.

YUKARIYA ÇIK

TANITIM

Köyümüz Isparta İli Gelendost İlçesine  bağlıdır. Köyün gerçek nüfusu 2500 civarındadır  ancak köylünün % 90 nın memur olması nedeni ile köyde sadece  78 kişi  olarak tespit edilmiştir.  Köyün temelde gelir kaynağı küçükbaş hayvancılık üzerine başlamış ancak Subaşu Göletinin hizmete girmesi iel son 15 yıl içinde sulu tarıma dönülmüştür. Köyde elma başta olmak üzere,kaliteli ve bol miktarda  kaysı, şeftali,armut,mürdüm eriği yetiştirilmektedir.






Köyden Profösör,Mühendis, Doktor, Subay, Hakim , Öğretmen,
Polis ve çok sayıda memur yetişmiş ve Genel Müdür, Rektör, İl Müdürü, İlçe Müdürü,
Okul Mdürü, Daire Amiri unvanlarına yükselmiş çok sayıda hemşehrimiz bulunmaktadır. 
Isparta Gelendost Keçili  Köyü  Isparta'ya 118 Km.  Gelendost (18 Km. ) ,
Yalvaç ( 21 Km.) , Şarkikarağaç  (24 Km.) olmak üzere üç ilçenin ortasında ,
Toros dağlarının kuzey yamaçlarında  bulunmaktadır.  Köyümüz yazları
 serin kışları sert bir iklime sahiptir. Köyün deniz seviyesinden yüksekliğ
1400 metredir.   Köyün dışarıdan gelenler için piknik yapabileceği çok
sayıda yer vardır. Bunların başında araba ile gidilecek yerler başında
oluk sekizi gelir. Oluk sekizi köyün içme suyunun çıtığı ve öyden 100 metre
yüksekte güney yamacında buz gibi suyu olan çeşmenin  bulunduğu
yerdir araba ile gidilebilir. Isparta Gelendost Keçili Köyü Subaşı göleti manzara
olarak görmeye değerancak maalesef üç köyün arasında olmasına
rağmen piknik yapılacak şekilde bir düzenleme yok.



YER İSİMLERİ 

Ağap yanı : Köyün doğu tarafı uzak 

Osman geldiği: Köyün tarafı yakın

Müslüme ölen yer: Kuzey tarafında Bahtıyar yolunun sağ tarafı

Aktoprak: Köyün Kuzey doğu tarafında Çetince kasabasına giderken

Oluksekizi : Köyün güney tarafında kendi adı ile bir çeşmede vardır.

Accının çeşme: Doğu tarafta Koruyaka köyü sınırı.

Sivas bunarı: Köyün güney batı tarafında

Sulu dere : Güney batıda

Kabışalı : Güney batıda

Üç dere : Batıda

Kurudere: Köyün kuzey tarafında

Balcı yakası: Balcı köyü tarafı

Akbunar: Bahtiyar köyü sınırı

Örenler: Köyün güney tarafında

Bayram tarlası: Batoda

Simit çayırı: Güney batıda

Deli mezarı: Köyün Madenli tarafından ilk görüldüğü yerdeki mezarlık.

Dağlı ini : Köyün Madenli sınırı

Böğür deliği: GÜney batıda

Tolas: Güneyde

Anamas dağı: Köyden yaklaşık 15 Km. güneyde yayla

Söbüova yaylası : Yayla

Akçaşar yaylası : Yayla

Kötünnek yaylası : Yayla

Dana ağlılı : Güney tarfında  6-7 km mesafede

Subaşı : Güney tarafta 5 km.

Almalı koyak

Eşşekci tarlası

Bayram geldiği

Daşın başı

Kekeçoğlu

YUKARIYA ÇIK



AKRABALARIMIZ

1- AYDIN YENİPAZAR KARAÇAKAL KÖYÜNE
YERLEŞEN ( KİZİRLER VE SAĞIRLARIN )
AKRABALARI


( Bu bilgi Aydın Yenipazar Karaçakal Köyünden, 1939 doğumlu Ali Rıza SEZGİN tarafından verilmiştir.) 
Tahmini olarak 1910-1920 Yılları arasında  o zaman  (Keçili Balcı arasında bulunan su değirmenini çalıştıran ve Subaşında yurdu bulunan Antalya Aksu Cihadiye Gönüllü Yörüklerincen Curacıların Topal Mustafa oğlu) Alişan  ile  Kabak Halil ÖZTÜRK  oğlu Hacı Molla Durmuş ÖZTÜRK kızı ( aşağıda şema halinde verilmiştir.)SELVER ÖZTÜRK   gizlice (evlenmek suretiyle ) kaçarak  AYDIN -YENİPAZAR-KARAÇAKAL köyüne yerleşmiş ve soyad kanunu çıkınca SEZGİN soydını almışlardır.  Selver ve Alişanın üç çocuğu olmuştur. Bunlardan Mahmut SEZGİN oğlu Alirıza SEZGİN , Alirıza SEZGİN'in oğlu Değirmenci Şuayb SEZGİN'dir. 
NOT  1: GELENDOST BALCI KÖYÜNDEN  VELİ ÖZCAN'DAN ( 2018 YILINDA 120 YAŞINDA İKEN VEVAT  EDEN  BİR
AKRABASINDAN ( VELİ AMCA)ALDIĞI BİLGİLERİ BENDE AYNEN AYNEN AŞAĞIYA AKTARIYORUM.   
KEÇİLİ VE BALCI KÖYÜ ARASINDA( ÖRENLERİ GEÇTİKTEN SONRA )
OLUKLU SEKİ MEVKİİDNDE  BİR SU DEĞİRMENİ YAPILDI. BU SU DEĞİRMENİNİ  KEÇİLİ VE BALCININ GÜNEY TARAFLARINDA BUUNAN ANAMAS DAĞLARINA , ANTALYA AKSU
KÖYLERİNDEN (YAZIN GÖÇEBE OLARAK GELEN) YÖRÜKLERDEN  CURACI MUSTAFA İŞLETİRDİ. 
BU GÜNKÜ SUBAŞI GÖLETİNİN GÜNEY YAMACINDA YURDLARI VARDI. HATTA BU YURDUNDA  BAZEN KIŞIN ANTALYA TARAFINA GİTMEZ BURALARDA KALIRDI.   BU EĞİRMENCİ MUSTAFA'NIN   ALİŞAN İSMİNDE BİR OĞLU VARDI . BU OĞLU YİNEANTALYA YÖRÜKLERİNDEN  ( YÖRÜK ALİŞAN OLARAK BİLİNEN   VE YİNE BU YAYLALARA GELEN )  KİŞİNİN KIZI İLE EVLENDİ. BU YÖRÜK ALİŞANINDA CANDAN İSİMİNDE BİROĞLU VARDI.
YÖRÜK ALİŞAN OĞLU CANDAN'I  KEÇİLİ KÖYÜNDEN  BU GÜNKÜ SAĞIRLARIN  VE KİZİRLERİNAKRABASI OLAN MOLLA DURMUŞ ( KEÇİLİ'DEN PİSİK DURMUŞU'UN
DEDESİ) UN TEK ÇOCUĞU OLAN SELVER   İLE EVLENDİRDİ.  CANDAN VE SELVERİN ÇOCUKLARI YOKTU. BABASI YÖRÜK ALİŞAN CANDAN'A PARA  VERDİ. GİT  BU GÜNKÜ İLÇE OLAN
GELENDOST'A ( O ZAMAN AVŞAR'A BAĞLI KÖY)  GÖNDERDİ.   OARADA TÜTÜN SATILIRDI , BANA BİR KG.   TÜTÜN AL GEL DEDİ. CANDAN  TÜTÜNÜALIP DÖNERKEN  O ZAMANKİ DAĞLARDA DOLAŞAN  EŞKİYALAR YOLUNU KESTİ VE TÜTÜN VE PARALARI ALMAK İSTEDİLER,
CANDAN VERMEK İSTEMEYİNCE  ÇIKAN TARTIŞMADA  CANDAN ORADA  VURULDU VE VEFAT ETTİ. CANDAN ÖLÜNCE  KEÇİLİ KÖYÜNDEN OLAN   SELVER DUL KALDI ,  BUNUN ÜZERİNE DEĞİRMENCİ MUSTAFANIN  OĞLU ALİ  ( AYNI ZAMANDA ÖLEN KAYINBİREDERİ CANDAN'IN
EŞİ SELVER'İ ÖNCE HİMAYESİNE ALDI ) DAHA SONRA EŞİNİ ,  ÇOCUĞUNUDA ALIP BİR GECEDE KAYBOLDULAR.  TÜM ARAMALARA RAĞMEN KİMSE BUNLARDAN   HİÇ BİR  HABER ALINAMADI. 


NOT:2 En son olarak (Şubat 2021 de). Aslen Antalya Aksu  ilçesinde Doğan ve Keçili Köyünden Mehmet BOLAT ile  evlenen, Hatice Bolat 'dan aldığımız bilgiye göre,  Bu günkü Balcı Köyü sınırları içinde kalan  Subaşı göletinin bulunduğu yerde,   Antalya Gönüllü yörüklerinin 3-4 ailenin
yurdu vardı. Bunlar birbirine akraba idi. Bu  yörüklere "Gönüllü Yörükleri" denirdi. Bunların içinde Curacılar, Alişanlar diye aileler vardı. Curacılar, Keçili Köyü yolunda (Örenlerde bulunan) su değirmeni çalıştırırmış. Alişanın oğlu Candan Keçili'den Kizirlerden  Selver ile evlenmiş. Candan Gelendost'dan Gelirken vurulmuş ve Alişanlar ın damadı,  Curacıların Alişan Selver i ikinci eş olarak almış ve birinci eşi, ikinci eşi Selveri de  yanına alarak bir gece kaybolmuş ve bir daha
üçünden de haber alınmamıştır.  Daha sonra  Curacılar ve Alişanlar Subaşı daki  yurtlarını Balcı ve Yenicekale köylülerine   satarak Antalya Cihadiye (Pınarlı) yerleşmiştir.  Sonuç olarak. SEZGİN' lerin, baba taraf  akrabalarının, Antalya Aksu   Pınarlı Mahallesinde oturan Curacılar ve Alişanlar 
Lakabını ve soyadını taşıyan kişilerin olduğu   tespit edilmiştir. 

SONUÇ OLARAK,
AYDIN YENİPAZAR KARAÇAKAL KÖYÜNE GİDEREK İZİNİ  KAYBETTİREN   BU İKİ İNSANIDAN SELVER'İN  AKRABALARI,  GELENDOST KEÇİLİ KÖYÜNDEN  SAĞIRLAR VE KİZİRLER OLARAK  BİLİNEN ( ÖZTÜRK )SOYADINI TAŞIYAN KİŞİLERDİR.  EŞİ ALİŞAN'IN İSE, BU GÜNKÜ ANTALYA AKSU PINARLI MAHALLESINDE OTURAN, GÖNÜL, CURACI, ALIŞAN SOYADINI TAŞIYAN KİŞİLER OLDUĞU TESPİT EDİLMİŞTİR.


BİZE BU BİLGİLERİ  VEREN ISPARTA DA OTURAN ASLEN ANTALYA AKSU DAN OLAN HATICE BOLAT, VELİ ÖZCAN ( ISPARTA GELENDOST BALCI KÖYÜNDEN) ,  EMİNE NUR SEZGİN ( AYDIN YENİPAZAR KARAÇAKAL MAHALLESİNDEN )  ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ.

BU BİLGİLER IŞIĞINDA HAZIRLANAN SOYAĞACI RESMİ 


2- KONYA KADINHANI ŞAHVEREN
KÖYÜNE  YERLEŞEN TAHTACI
MEHMET VE HATIP HOCA AKRABALARI 

( Bu bilgiler Konya Kadınhanı Şahveren Köyünden  Kaşıkcılar Holding sahibi Mehmet DEMİR'den alınmıştır) 1920 li yıllarda Keçili Köyünde ( bu gün soyadı Altınay olan Sarıimamoğlu Osman'ın  oğlu (Tahtacı Mehmet  ALTINAY'ın babası TIĞLI MUSTAN'ın  kardeşi olan  ) Patır Ahmet ,ile  soyadı YILMAZ olan Hatıp Hocanın Halası (Hacı Molla Hasan Kızı )Fatma  hanım , Keziban , Ayşe   ve  ismi bilimmeyen 3 kızı ile birlikte Konya Kadınhanı Şahveren köyüne göç ederler.  Ayşe ( eşe) Şahveren Köyünde  evlenir   Osman DEMİR - Sabri DEMİR -Ayşe ve Hatice isminde dört çocuğu olur. Bu gün o köyde DEMİR soaydını taşıyan torunları vardır. (Mehmet DEMİR Kaşıkcı holding sahibi) . Patur Ahamet iki kızı  Konya Sarayönü Ladik Kasabasına gelin gider . Bu gün KARAKAYA ve KAHYA soyadını taşıyan torunları vardır. (Bilal - Celal KARAKAYA Ladik ) , (Hasan Hüseyin KAHYA Konya )






3-  KONYA KADINHANI ÖRNEKÖY' E
YERLEŞEN  SÜLEYMAN ATEŞ
OĞLU OSMAN ATEŞ 

Bu gün Keçili köyü nüfusuna kayıtlı Ateş soyadını taşıyan  (SÜLDÜR SÜLEYMAN ATEŞ'in ) en büyük oğlu birinci eşinden olan Osman ATEŞ 1940 yıllarda köyü terkederk  Akşehire yerleşmiş , oradanda eyni kurulan kadınhanı Örnekköye yerleşmiştir. Osman ATEŞ'in Hasan , Mevlüt, Eşe , Süleyman isminde dört çocuğu vardır.

4- ADANA'YA YERLEŞEN
(AHMET TAŞALTIN ) AKRABALARI  

( Bu konuda Ahmet oğlu SGK. dan emekli Mehmet TAŞALTIN'dan bilgi beklenmektedir)


5- AYDIN SÖKEYE  YERLEŞEN
OSMAN ÇELİK  AKRABALARI

(Osman Çelik 'in akrabaları ) (Bu konuda Osman oğlu Emekli Lise Müdürü Mehmet ÇELİK'ten alınan bilgiler aşağıdadır) "Mehmet,watsap daki paylaşımını okudum , eline emeğine sağlık Bizim durum bildiğim kadar kesin olmamakla beraber anamdan , abimlerden öğrendiğim kadar şöyle: Baba tarafından Tarsustan gelme saçıkara yörüklerinden geliş tarihlerini bilmiyorum , sülale nin bir kısmı Isparta ya ( babam sülalesi ) bir kısmıda Antalya tarafına gitmişler. Rahmetli babam Mustafa abimi Antalya ya göndermiş , abim bulmuş akrabaları fakat akrabalar ilgi göstermemişler , o iş orada bitmiş. Isparta da babamın dört kız kardeşi iki erkek kardeşi var. Kız kardeşler Mahmut hocanın hanımı Haççe hala,battalın annesi Eşe hala , dörtlünün annesi Petek hala, akdağda Durmuş efenin , Keziban ve Eşe ablanın anneleri Helime hala.Erkek kardeşi koca kuşak Emmi . Bir amcam daha varmış babamın büyüğü çanakkale savaşına katılıyor hiçbir haber alınamıyor, alınamamış öldü mü sağ mı bilinmiyor. Çanakkalede şehitlikte araştırdım ismine rastlamadım. Babam evlendikten sonra askere çağrılıyor . Yemene gidiyor ingilizlere karşı savaşırken arapların ingilizlerle anlaşmasıyla esir düşüyorlar 9 sene esir kalıyor , bir gurup yolunu bulup kaçarak kurtuluyorlar. Köyde komşular kış günlerinde bizde toplanıp baba anlattırırlardı babamın anlatıken ağladığını hiç unutmam. Anama gelince karaçakal yörüklerinden iki dayım bir teyzem varmış . Dayımlar Akdağda Hacı dayım ve Üsük dayım onları tanıdım görüştüm , çocuklarıyla hala görüşüyorum. Teyzem Şetife hangi tarihte bilmiyorum yörükoğlu diye birisiyle evlenmiş kimseye birşey söylemeden memleketi terketmişler nereye gittiklerini bilen yokmuş. Tahminime göre kırklı yılların başında Mustafa abim bir konuda babama kızmış köyden kaçmış, Aydın Selçuk a varmış orada birine çoban olmuş , etrafında onun gibi çobanlar varmış . Aralarında yörükoğlu diye birisinden bahsediyorlarmış , abimin teyzemle ilgili aklında yörükoğlu ismi kalmış , o çabanları beni bu yörükoğlu ile görüştürün demiş o kişi teyzemin oğlu Hüseyin miş tanıştırmışlar . İkisi karşılaşınca birbirlerine sorular sorarken teyze oğlu oldukları ortaya çıkıyor, Hüseyin abimden baya büyük abimden habersiz babama mektup yazıp abimi bildiriyor , babam gidip abimi getiriyor . Teyzem ölmüş Hüseyin abi evlenmiş böylece onlarla ilişkilerimiz başkadı . Köye gelmişler bizikiler gitmişler , dayım gillerde haberdar olmuşlar . 1981 yılında Meralı İzmirde doktora götürdük hanımla beraber bir gün daha kalmaız gerekti Selçuka geldik bizde tanıştık bir gece misafir olduk. İşte böyle Mehmet biraz kısa kestim.anlattıklarımda eksik olabilr belki bazı bilgleri bende büyüklerimden dinledim. Selamlar.,

"

 



6- ANTALYA CİHADİYE'DE OTURAN  MUSTAFA CURACI 'NIN
ÇOCUKLARI VE TORUNLARI
Soyadı Özyürek olan (Bıçkıların Kızı Zeynep ile) ,soyadı Karakale olan
( Kırdelilerin oğlu Hasan'ın ) evliliğinden , Ayşe AYDOĞMUŞ, 
Yenicekalede Döne ....... (Kuşcunun karısı), Pisik Durmuş'un eşi Nazlı ÖZTÜRK ve 
Bu gün Antalya Aksu Cihadiye'de oturan Mustafa CURACI'nın annesi Olan SELVERE .
Selvere hanım , bu günkü Subaşı Göletinin bulunduğu yere , yaz aylarında yaylaya gelen 
Aksu Cihadiye'den  Ali oğlu Güzel CURA ile evlenmiştir. Güzel ve Selvere CURACI'nın 
çocukları , torunları Antalya Aksu Pınarlı ve Cihadiye'de oturmaktadırlar.





YUKARIYA ÇIK

OYUNLARIMIZ


ISPARTA GELENDOST KEÇİLİ KÖYÜNDE OYNANIP UNUTULAN OYUNLARIMIZ
(Değerli hemşerilerim biz bu oyunları köyümüzden bu gün 50-70 yaş arası olan insanlardan derledik . Elbette farklı anlatımlar olabilir. Eğer sizde burada sayılmayan şu oyunlarımızda vardı veya şu oyun şöyle değil böyle diye eleştiri ve fikirlerinizi bekliyoruz. 
MED OYUNU(Çelik) :İki takım kurulur, bir değnek 70 cm uzunluğunda, bir çelik 25 cm uzunluğunda hazırlanır. Güdenler içinde çalı hazırlanır. Oynanan oyuncu oyunun kuralına göre değnekle çeliğe vurur, karşı taraf yani güden taraf çalıyla çeliği havada vurmaya çalışır. Vurursa oynanan tarafla yer değiştirir. Vuramazsa oyuncunun bulunduğu yere çeliği atar, taşı vurursa yine oyuncular yer değiştirir, vuramazsa oynayan yani değneği vuran çeliğin bulunduğu yerden değnekle taşın yanına kadar ölçer. 1-2-3-4-5-6-7-8-9 ve sonra dıkız diyerek bir üst oyuna geçer. Çelik oyununun ilk kademesi yumrukla başlar, el, uç, bel, bacak, daşpat, dikik ve yelli ile biter. Özellikle yellide çok güdülür, çünkü çelik çok uzağa gider. 10 değnek boyu tel gatma sayılır.Oynayanlar; güdenlere biner taşın yanına kadar gider, sonra oyuncular yer değiştirir, oyun böylece sürüp gider. 
YÜZÜK :Kış geceleri herkes akran ve emsali ile sohbet ederdi. Yani nöbetle her gece birisinin evine toplanıp kahve içilir ve muhtelif şeyler yenirdi. Meclise toplanan delikanlılar, ihtiyarlar, hatta bazen kadınlar, 12-15 yaşındaki erkek çocuklar, kendi aralarında oynarlar. Yüzük oyununda bir tepsi üzerine onbir tane fincan kapatılır, ayrıca ya bir yüzük yahut bir mühür bulundurulurdu. Meclistekiler önce karşılıklı olarak ikiye ayrılırlar, sonra da tepsinin üzerine iki gün-can konur. Mühür, bunlardan birinin altına, iki taraf için gizli olarak saklanır ve gurupların önüne konur. Herhangi gruptan biri bu fincanlardan birini kaldırarak mühürü çıkarırsa, ilk oyunu o gurup yapar. Çıkaramazsa, oyun diğer guruba geçer. Oyunu kazanan guruptan iyi saklamayı bilen birisi tepsinin üzerine onbir fincanı kapatır. Diğer guruba arkasını çevirir veya başka bir yere giderek mühürü kapatılmış fincanlardan birinin altına saklar. Bu iş yapıldıktan sonra tepsiyi karşı gurubun önüne koyar. Kendisine çekilir, o guruptakilerden her biri "İşgil" namı ile mühürün bulunduğunu sandığı fincana reyini verir. En sonda, kati karar verilerek fincanın biri kaldırılır. Eğer, birinci fincanın altından çıkıverirse, buna "destegül" tabir edilir ki, oyun öbür tarafa geçer ve bunun için çok şenlik yapılır. Eğer birincide çıkmayıp ikinci defa kaldırılan fincanın altından çıkarsa bu defa oyun saklıyan tarafın lehine olup "part" tabir edilir. Ve bu yüzden "onbir" sayı kazanılmış olunur. Yeniden mühür saklanır. "Destegül" alınmadığı gibi "part"da olmayıp başkasında çıkarsa, mühür çıkan fincan ile beraber tepsi üzerinde kaç fincan kalmış ise, sayılarak evvelki sayıya ilâve edilir. Üç fincan kalıncaya kadar ayıklanıp mühür çıkmadığı takdirde kalan fincanın birincisinde yahut ikincisinde oyun, diğer tarafa geçer. Onlarda da çıkmayıp en sonuncu fincanın altından çıkarsa, saklamak hakkı yine evvelki tarafındır. Yalnız üç fincanın hangisinden çıkarsa çıksın sayılmaz. Bu oyunun kuralları şunlardır:1- Hangi gurubun sayısı önce elliyi bulursa, o taraf diğer tarafı yenmiş sayılır. Neticede kazananlar için çok büyük şenlik yapılır. Yenilen taraf, yenen tarafın latif ve zarif eziyetlerine tahammüle mecburdur.2- Destegül olan taraf, ikinci mühür saklayıştan itibaren her saklayışta "çürük" namile tepsinin ortasına bir fincan koyar. Bu fincana yüzük saklanır. Ayıklayan taraf ilk fincanı aldığında mühür çıkmayacak olursa, ikincide mutlaka "çürük" namındaki fincanı kaldırır ki, bu surette "part" yani "onbir" sayı vermiş olur.Eğer üçüncü "çürük" kaldırılmayıp, mühür bulunduğu tahmin edilen başka bir fincan kaldırılır ve onun altından "mühür" çıkarsa "part", yani "onbir" sayı verilmiş olur.   NOT : Bu oyun genellikle usta oyuncular arasında fincan la acemi veya çocuklar arasında fincan yerine havlu gibi bezler koyularak bezlerin altına düğme saklanarak da yapılır.   
KÖY GÖÇTÜ OYUNU: Bu oyun genellikle Bayramlarda düğünlerde tüm köyün gençlerinin katkısı ile yapılır. Ortada bulunan da bulunan oyun kurucu kişi bu günkü futbol topuna benzer çaputlardan üst üste sarılmış olan topu yaklaşık 10-15 metre uzunluğunda bir urganın ucuna bağlar ortada bekler. Diğerleri tüm gençler bu oyun kurucunun etrafında 15-20 metre mesafede daire şeklinde yere çömelirler. Bir kişi de elindeki mendil ile bu çömelenlerin arkasından daireyi dolaşırken mendili bir kişinin arkasına bırakır. Arkasına mendil bırakan kişi fark ederse mendili alır ve o kişiyi ortaya kovalar o arada ortadaki kişi elindeki urgana bağlı topla bu kişiyi vurmaya çalışır. Ortadaki kişi vurulunca tekrar oturanların arkasına mendil saklamak için dolanmaya başlar , arkasına mendil atan kişi fark edemez se mendil koyucu döner ona geldiğinde ona mendili vurarak ortaya kovalar , ortadaki oyun kurucu bu kişiye topu vurmaya başlar . Oyun böyle sürüp gider. Bu oyun maalesef , düğünlerin salonlara kayması , bayramların artık eski şenlikler olmaması nedeni ile artık unutulmuştur.
KALE OYUNU: Oyun iki grup ( her grupta en fazla üç kişi ) arasında oynanır. Her grup aralarında yaklaşık olarak 20-30 metre mesafede aynı çizgi üzerinde her grup kendi tarafına kayrak şeklinde 3 büyük sivri taş dikerler. Her grup karşdaki grubun bu taşlarına sıra ile üçer taş atarlar , kale dediğimiz kayrak sivri taşlar 30-40 Cm. yükseklikte olurken bunları yıkmak için atılan taşlar yumruk büyüklüğünde olur. Grup üyeleri üçer taş atar eğer kaleleri yıkabilirse karşı takım yenilmiş sayılır. Yenilen takımın üyeleri yenen takımın kalesine gelir yenen grup üyelerini sırtına obucarak ( arkasına alarak) kendi kalelerinin yanına götürüp oradan aldıkları yere geri getirirler.
BEŞTAŞ OYUN:Genellikle kadınlar oynarlar. Beş tane yuvarlak taş toplanır, taşın beşi- de avuç içine sığabilmelidir. sığabilmelidir. Beş aşamalı bu oyunda bir taş elde diğer taşlar yere atılır. Eldeki taş havaya atılır, her taş düşünceye kadar yerdeki taşların bir tanesi alınır. Dördü de alınırsa ikinci oyuna geçilir, Yere atılan taşlar bu defa ikişer ikişer alınır. Üçüncü turda yere atılan taşlar bir ve üç olarak alınır. Dördüncü aşamada havaya atılan taş yere düşmeden yerdeki taşların dördü de bir anda alınır. Beşinci aşamada orta parmak işaret parmağın üzerine bacak çelmiş gibi dolanır, işaret parmağı ile baş parmak arası açılır, köprü gibi yapılır. Taşlar tek tek bu köprünün altından geçirilir. Havaya atılan taş düşürülmeden biterse tel girmiş sayılır.
DOKUZ TAŞ OYUNU: Bu oyun çift sayıdan oluşan gruplar arasında 4-6-8 er kişi ile oynanır. 5-6 cm genişliğinde 1 cm. yüksekliğinde ince dokuz taş bulunur. Taşlar üst üste yığılır. Rakip takım taşların ardında bekler, Diğer rakip takım Çaputtan veya daha sonra plastik 7-8 Cm. çapında yapılmış toplarla bu üst üste yığılı dokuz taşa yaklaşık olarak 7-8 metre mesafeden atar taşlar yıkılırsa atan takım 20-30 metre mesafeye kaçarlar , taşların başında bekleyen takımdan bir kişi topu tutar kaçanlara atarken diğer üyeler kaçanların arkasında bekleyerek topu tutarak geri taşların başında bekleyene atarlar. Bu arada kaçan üyeler top uzaklaşınca düşen taşları tekrar üst süte koymaya çalışırlar. Top vurulan kişi oyundan çıkarılır. Bu işlem taşları yıkanların dikme tekrar üst üste koyma , diğerlerinin onları topla vurma mücadelesi devam eder , eğer taşı üst üste koyanlar vurulmadan koyarlarsa oyuna yine onlar devam eder. Eğer vurulurlarsa öbürkünler devam eder. Bu şekilde tüm üyeleri elenen takım mağlup sayılır.Yenilen takım galip takımın oyuncularının sırtına obucarak önceden anlaşılan yere kadar sırtında taşır.


YUKARIYA ÇIK


 
   
 

Yukarı çık  çapası Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol